T.C. Sağlık Bakan Yardımcısı ve TÜSAP Yürütme Kurulu Üyesi Dr. Şuayip Birinci’nin ana konuşmacı ve OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat’ın moderatör olarak yer aldığı TÜSAP Sağlık Hizmet Sunumu Toplantısı, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD), İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) ve Türkiye İlaç Sanayicileri Derneği (TİSD) ile Janssen ve Roche firmalarının katkıları ile düzenlendi.
Toplantıda konuşan ve böylesine önemli bir gündeme ev sahipliği yapmaktan dolayı memnuniyetini dile getiren İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülfettin Çelik, kamunun yanı sıra özel sektör, akademisyenler, STK temsilcileri, sektörel dernek, vakıf ve platformların temsilcileri gibi önemli bir katılımcı kitlesi ile yapılıyor olmasının ümit verdiğini söyledi.
“Deprem ve afetlerde sağlık hizmeti konusunu çok yönlü olarak ele almak gerek”
Toplantının açılışını yapan T.C. Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Sabahattin Aydın, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremin ardından yaşanan sağlık hizmetlerine ilişkin süreçler hakkında bilgi verdi. Depremin sabah saat 04.17’de gerçekleşmesinin ardından Kahramanmaraş’a ilk il dışı Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE)’nin varış saatinin 07.15 olduğunu belirten Aydın, diğer illere de tek tek bakıldığında her birine sabah saatlerinde ilk il dışı UMKE ekiplerinin ulaşmış olduğunu söyledi.
Deprem ve afetlerde sağlık hizmeti denildiğinde konuyu çok yönlü olarak ele almak gerektiğine dikkat çeken Aydın sözlerini şöyle sürdürdü: “Ulaşım ve iletişim ilk iki gün başa çıkmamız gereken en büyük iki problem alanlarıydı. Kurtarma ve ilk yardımla birlikte bölgede travma yaşamış personelin neredeyse tamamen işlevsiz kaldığı bir yerde o kadar devasa büyüklükte alana hizmet götürecek insanların sevki ve yönetimi sağlandı. Bölgede hizmet edecek sağlık kuruluşlarının durumu, hangisinin ayakta kaldığı, hangisinin hizmet verebilir durumda olduğu tespit edilerek hizmet verebilme durumları, hizmet verilemeyen yerlerde seyyar/geçici sağlık kuruluşlarının tesisi gibi konular yönetilmesi gereken alanlar oldu.
Tabii ki, insan ve bina ile hizmet bitmiyor. İlaç ve tıbbi cihaz ihtiyaçlarının giderilmesi, ihtiyaca göre temin ve sevki, depolanma ve lojistik yönetimi bizlerin koordinasyonundaydı. Daha ikinci günden itibaren ciddi olarak kendini gösteren atık sorunu, hijyen ve tuvalet sorunu, kısacası yaygın bir halk sağlığı problemi aşama aşama sağlık hizmeti alanında bizi çok yakından ilgilendiren konular oldu.
Bu arada psikolojisi bozulmuş, aslında bedenen var olsa da ruhen orada olup olmadığı meçhul olan 1000’lerce insana psiko-sosyal destek verilmesi gerekti. Hatta ve hatta hizmet etmek üzere oraya gönüllü olarak gitmiş ama o travmayı görünce kendisi de travma yaşamış, iki büyük depremin ardından hizmet verdiği bina artçı depremlerle sallanınca panikle dışarı kaçmış onlarca sağlık personeli ve bunlara da sağlık ve psiko-sosyal destek konuları yönetildi.
Diğer taraftan 50.000’i aşkın cenaze defnedildi. Çoğu sahibi o anda bulunmayan, kimliği bilinmeyen cenazelerin adli tıp ve defin süreçleri yaşandı. Sadece depremzedelerin barınması ve yiyeceği değil, sahaya gönderdiğimiz 1.000’lerce insanın barınması ve yiyeceği de yine verdiğimiz bu sağlık hizmetinin tamamlayıcısı olarak bizim sorunumuzdu. Tüm bu alanlarda büyük bir sınavdan geçtiğimizi düşünüyorum.”
“Hangi hızda giderseniz gidin entegre olduğunuz alanlarla beraber sağlık hizmetini görüyorsunuz”
- TÜSAP Vizyon Toplantısı’nda ana konuşmacı olarak konuşan ve deprem ve afetlerde sağlık hizmetine ilişkin sunum yapan T.C. Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, sağlık hizmetinin hangi hızla gidilirse gidilsin entegre olunan alanlarla birlikte sürdürüldüğünü ve bu nedenle her alanda kuvvetli bir iş birliğine ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Bazen bu sebeple bazı kısıtlar yaşandığını ancak Sağlık Bakanlığı’nın üstüne düşeni yaparak bu süreçten başarı ile çıktığını belirten Birinci, 11 ili etkileyen iki büyük deprem ve ardından 17.000 kadar artçı depremler sürecinde sağlık hizmetlerinin koordinasyonunun SAKOM (Sağlık Afet Koordinasyon Merkezi) tarafından yönetildiğini söyledi. Birinci, bu kapsamda verilen belli başlı sağlık hizmetlerini; köylere gezici sağlık taraması, sahra hastaneleri, olay yerinde ambulans UMKE hizmetleri, deprem ve artçılarda saha taraması, mobil sağlık hizmetleri, acil müdahale üniteleri ile çadırkent/konteyner kentlerde aile hekimliği birimi acil müdahale ünitesi şeklinde sıraladı.
Depremin hemen ardından ulaşım kanallarının hepsinin seferber edildiği ve birkaç gün gibi çok kısa sürede afet bölgesinden 2564’ünün hava yoluyla, 48,758’inin karayoluyla ve 327’sinin deniz yolu ile olmak üzere 51.665 hasta/yaralının sevkinin gerçekleştiğini söyleyen Birinci, Sağlık Bakanlığı’nın yaklaşık her 10 personelinden birinin afet bölgesinde olduğunu ve deprem bölgesindeki sağlık tesislerinde 113.759 personel çalışmakta iken; deprem sonrasında 33.272 personelin daha görevlendirildiğini sözlerine ekledi.
Afetzede olarak hastanelere bugüne kadar 8,3 milyonun üzerinde başvuru yapıldığını ve bu hastaların yaklaşık 9 bininin halen hastanelerde yatarak tedavi gördüğünü ifade eden Dr. Şuayip Birinci, sağlık hizmetleri yönetim süreçlerine ilişkin rakamlar paylaştı. Birinci, 116.594 depremzede başvurusunun yapıldığı Alo 184; 109 tır, 88 kamyon, 16 kamyonet ve 6 uçak ile yapılan ilaç ve tıbbi sarf malzemesi lojistiği; afet esnasında afetten en çok etkilenen 4 ilde 2.506.903 hasta ve yaralıya verilen 1. Basamak sağlık hizmetleri; yine deprem sonrası 89.232 kişiye verilen evde/yerinde bakım hizmetleri; 114.850 gebeye, 43.022 bebeğe, 81.800 lohusaya ve 544.202 bebek-çocuğa verilen izlem hizmeti; 2472’si tetanoz ve 913’ü kuduz olmak üzere uygulanan toplam 1.571.196 doz aşılama ve bu gibi hizmetler hakkında bilgi verdi.
“Sağlık sistemi ve sağlık çalışanları bu sınavdan geçti”
Depremin oluşturduğu yıkımı Hatay’da bizzat gördüğünü ve İstanbul depreminin tanık olduğu felaket karşısında sönük kaldığını ifade eden OHSAD Başkanı Dr. Reşat Bahat, “Bu afet deprem bölgesine gitmeyenlerin anlayabileceği bir şey değil. Elinizde 11 tane iliniz, 100’lerce ilçeniz olduğunda, bu taraftan gözüktüğü kadar öyle havalı havalı konuşmalar yapabilme şansına sahip değilsiniz. Biz yıllardır depremi konuşuyormuşuz ama çok az şey yapıyormuşuz. Ayrıca İstanbul depremini yaşadım ama bizim yaşadığımız da Kahramanmaraş depremi yanında hiçbir şey değilmiş. Bu felaket öyle ya da böyle bir şekilde bu noktaya geldi. Devlet büyüklüğünü gösterdi ve hiçbir ülkenin yapamayacağı boyutta ilk üç günden sonra inşaat çalışmalarına girdi ve yaraları saracağını gösterdi. Bunun bedeli ekonomik olarak çok ağır olacak. Çok canlar kaybettik bu da ayrıca çok kötü oldu. Bir yandan bu süreç bizi İstanbul depremine de hazırlayacak” diye konuştu.
Sağlık sistemi ve sağlık çalışanlarının sınavdan geçtiğini ancak bir habitatın içinde yaşandığını sözlerine ekleyen Bahat, “Bakanlıklar içinde muhtemelen Sağlık Bakanlığı kadar görevini iyi yapan bir bakanlık yok ama biz bir habitatın içinde yaşıyoruz ve bu habitatta görevlerini iyi yapmayanlar bizim yapabileceklerimizi çok aşağıya çekiyorlar. Sağlık sistemi ve sağlık çalışanları bu sınavdan geçti mi? Evet geçti. Kendi başarıları ile mi geçti? Evet. Kaldı mı? Bazı bölümlerde kaldı. Kendi suçları mıydı? Çoğunlukla değildi. Bir bütünün parçası olduğunuz zaman maalesef bir sürü sıkıntıyı da yaşayabilirsiniz” dedi.